(Daha önce yerli sermaye bahsi geçmiş bu konuda o yüzden yazma ihtiyacı hissettim)
işte bu yüzden yerli sermayeye destek kocaman bir masaldır benim için.... zira yerli sermaye yerli müşteriden yana diye bir olgu yok..olay tamamen duygusal..
kaldıki yerli piyasa ürünlerini hemen yanındaki yerli tedarikçiden almak yerine, en ucuz olan çinden, hindistan alıyor.. bu tüm sektörlerde böyle..
10 yıl alanında dünya 3.sü olan bir tekstil firmasında çalıştım.. Söke ovası ülkenin en büyük pamuk ovalarından biri..
Ama bizim fabrikaya gelen pamuklar Hindistan'dan geliyordu..
ve işin enteresan yanı, Fabrikanın politikasını belirten tanımlamalar arasında, ''Özdeğerlerimiz'' kısmında;
''yöre insanına ve bölgenin gelişmesini'' v.s. diye giden olumlu bir cümle ile başlıyordu paraggraf.. oysa ne bölgenin pamuğuna dönüp bakarlar ne Menderes nehrine salınan hakkıyla arıtılmamış proses sularına..
Şimdi ben bu adı lazım olmayan, neredeyse tüm tedarikçileri yurt dışından olan firmaya ; nasıl yerli sermaye gözü ile bakabilirim..
o zaman ne anlamı kalıyor bizim yerli sermaye hikayesinin, ben bi türlü çözemiyorum, kaldı ki beklentileri bile karşılama noktasında yeterince dirayet gösterilmiyor iken..
Şimdi yurt dışıdan gelen bi tüfekle neredeyse aynı, hatta daha pahalı olan yerli sermayenin bi çok yaylısı.. (elbette kalite ve fiyat noktasında istisnalar vardır..)
ama onca yol ve gümrük muhabbetine rağmen neredeyse burnumuzun dibinde üretilen bir tüfekle aynı paralara satılan ithal yaylılar 
Bu yerli sermayeler acaba ne zaman yerli müşterisini düşünerek fiyat belirleyecekler acaba..
kaldıki gündemin esas konusu olan nitro piston olayı Kaan Bey'in dediği gibi eğer Stoeger olmasaydı yerli halkın bütün beklentilerine rağmen halen ortalarda görülmeyecekti muhtemelen
Derin bir muhabbet , ama hani platonik aşklar gibi bizimkisi, yerli halkı sevmeyen yerli sermayenin peşinden koşturmak 