Teknosman adlı kullanıcının mesajları

    Merhaba, belirtilen saatte ve yerde bende aranızda olacağım inşallah x;.z (Yanlız 2 nolu çamlık hangisiydi. Tam hatırlıyamıyorum...)


    bir nolu çamlığı biliyorsanız,Ana yoldan oraya dönmüyorsunuz tepe düzlüğe kadar cıktıktan sonra ilk toprak yoldan sağ tarafa giriyorsunuz 500 metre ileride badem ağaçlarının başladığı nokta .zaten araçlarıda görürüsünüz.Yinede bulamayan arkadaşlar için PM den cep tel numarası verebiliriz.

    BİZ DE ONLARA YAKLAŞIYORUZ
    Sulltan Alparslan 27 bin askeriyle Bizans topraklarında ilerlerken, keşfe gönderdiği askerlerden biri huzuruna gelip telaşla:
    - 300 bin kişilik düşman ordusu bize doğru yaklaşıyor, der.
    Alparslan hiç önemsemeyerek şöyle der:
    - Biz de onlara yaklaşıyoruz.


    ALDIĞIMIZ FİYATA
    Keçecizâde'nin Rusya'da bulunduğu sıralarda Rus Çarı, Keçecizâde Fuad Paşa'ya takılır:
    - Paşa şu Girit'i satsanız!
    - Hay hay, satalım ekselans
    - Kaça satarsınız?
    - Aldığımız fiyata
    Girit'in yirmi seneyi aşkın bir zamanda ve binlerce şehitle alındığını bilen Çar sararır.


    BİLMEK İÇİN ÖĞRENMEK
    Tarih biyografisi ve monografi sahalarında erişilmesi çok güç bilgisiyle, dünya çapında bir şahsiyet olan İbnülemin Mahmud Kemâl (İnal) a sormuşlar:
    - "Sizdeki bilginin çok azına sahib olmalarına rağmen sizden çok daha fazla tanınanlar var. Bunun sebebi nedir?"
    Şöyle cevap vermiş:
    - Ben bilmek için öğrendim, onlarsa bilinmek için!


    DERDİN DEVASIZI...
    İbn-i Sinâ ya:
    - Dünyada devâsı olmayan bir dert var mıdır? diye sorduklarında:
    - Derdin devâsızı, iyinin kötüye muhtaç olmasıdır, cevabını vermiş.


    DERS ALABİLMEK
    Lokman Hekim'e:
    - "Bilgeliğini kimlerden aldın?" diye sorduklarında:
    - Körlerden, cevabını vermiş. Çünkü onlar, yoklamadan adım atmazlar.


    FATİH NİYE ÜSTÜN
    Napolyon, S. Helen adasında sürgün bulunduğu sırada 'Fatih mi yoksa siz mi büyüksünüz? Sorusunu soranlara şöyle cevap vermişti:
    Büyüklükte ben onun çırağı bile olamam. Çünkü ben, kılıçla zaptettiğim yerleri henüz hayattayken geri vermiş bir bedbahtım. O ise; fethettiği yerleri nesilden nesile intikal ettirmenin sırrına ermiş bir bahtiyardır.


    GENÇ FATİH
    Bir genç, "Fatih Sultan Mehmed'in resmini neden hep yaşlı bir insan suretinde çiziyorlar" diye sorunca, bir yazarımız şöyle cevap vermiş:
    - Yaptığı işler o kadar büyük ki, bunları genç bir insanın yapacağını hayallerine sığdıramıyorlar


    GÜNLÜK
    Bir Hristiyan, Ahmed Vefik Paşa ya:
    -Camilerinizde niçin günlük (bir çeşit koku) yakmıyor sunuz? diye sorduğunda,ondan şu cevabı almış:
    -Bizimkiler abdestlidirler. Yellenmezler. Onun için günlük yakmıyoruz. mukemmel cevap yaa


    KADER
    Fatih Sultan Mehmet, çocukluğunda biraz yaramazlık yapınca, babası olan 2. Murat Han:
    -"Ne kadar yaramaz bir çocuksun, senden adam olmaz" diye çıkışır.
    Orada bulunan ve velâyet sırrıyla kalp gözü açık olan Akşemseddin Hazretleri, hafifçe gülümseyerek şöyle der:
    -Peder ne der, kader ne der.


    KADERİN İCABI
    Kenân Rıfâi ye sormuşlar:
    - Madem ki neticede kaderin dediği oluyor. O halde niçin çalışıyoruz?
    Şu cevabı vermiş:
    - Çalışmak da kaderin icabı olduğu için!


    SIR
    Yavuz Sultan Selim, birçok Osmanlı padişahı gibi sefere çıkacağı yerleri gizli tutarmış. Bir sefer hazırlığında, vezirlerinden biri ısrarla seferin yapılacağı ülkeyi sorunca, Yavuz ona:
    - Sen sır saklamayı bilir misin? diye sormuş.
    Vezir:
    - Evet hünkarım, bilirim dediğinde, Yavuz cevabı yapıştırmış:
    - İyi, ben de bilirim.

    Serdar ,Hakikaten özlettin hepimizi.bu arada hayırlı işle uğraştığını biliyoruz tabii.inşallah her şey gönlünce olur.ancak bizimde üzerimize düşen bir şeyler varsa çekinmeden söyleyebilirsin.elimizden geleni yapmak isteriz.hayırlı mutlu günler...

    Murat nice yılları ailenle mutlu, huzurlu ve sağlık dolu geçirmen dileklerimle...


    Ben bir süre aranızda olamayacağım arkadaşlar... sanırım 1 yada 2 ay kadar... Sağlık sorunlarım başgösterdi ve bir süre uzak kalacağım aranızdan ama iyileşir iyleşmez gene geç kalsamda buluşmalara :) aranızdayımmmm....



    Mustafa geçmiş olsun.yapabileceğimiz bir şey olursa mutlaka ara.....acil şifalar dilerim

    X( Ya arkadaşlar deli olucam.... 1 aydır kısmet olmadı buluşmalara, aranıza katılmak.....Bu haftada şehir dışı görev vardı. Ama canıma tak dedi. Sizin fotoları gördükçe çok imreniyorum ( nazar deymesin ).. Ama bu hafta zincirleri kırıp inşallah aranızda olucam.. Yeter yaw..... Ayrıca, Osman Bey'e yeni tüfeği ve Erdem Hoacama yeni tüfek pompası hayırlı olsun demek istiyorum...




    Çok teşekkür ederim.Sağolun..

    arkadaşlar kene için amerikan ordusunun da kullandığı permethrin etken maddeli ilaçlar mevcut ve yaklaşık 15 yıldır falan amerikan ordu kıyafetlerinde kullanılıyor.ayrıca şu an Türkiye 'de aynı etken maddeli kenkov adında birde sprey mevcut.(kene rantı oluşunca hemen geldi..:)
    naçizhane bir Veteriner Hekim olarak sizleri bu konuda aydınlatmak istedim.resmini çektiğiniz böcek kene değil gerçi siz kene olduğu için cekmemişsinizdir ama ben görünce onuda belirteyim dedim.Hafta sonu gelemedim ankara-afyon-denizli-aydın-didim-kuşadası-izmir-ayvalık-balıkesir-bursa-eskişehir ankara gibi yaklaşık 1800km bir tur attım.:):) inşallah en kısa sürede görüşürüz..


    Bahsedilen resim Kene zannedilerek çekilmemiştir.Kamuran beyi cok sevmişlerdi oda dayanamayıp çekmiş Kanka oldular.

    Mesleki duygularım depreşti, Osman Bey'den önce davrandım. Her halde darılmaz.


    DEET, insect repellent (böcek kovucu) olarak iş görür. Öldürmez ama iki saat kadar uzak tutar.


    Doğru söylemişiniz.Ayrıca Etil alkol Haşere ilacı yapımında Aktif maddeyi inceltmek ve kokusunu yoketmek amacıyla katkı maddesi olarak kullanılır haşereye hiç bir şey yapmaz,propan ise Sprey şeklindeki tüplerde sıkıştırıcı itici güç sağlamak amacıyla ilaç karışımını spreyleyebilmek amacı ile kullanılır onunda haşereye etkisi yoktur.Önemli olan Böceği öldüren Cypermethrin,Tetramethrin,Permethrin vs. isimli aktif maddelerdir.Bu aktif maddeler haşerenin sinir sistemini felç ederek ölmesini sağlar.

    Paylaşım için teşekkürler Osman bey, ;d;


    Teşekkür ederim. yazının boyu biraz kısalmış herhalde. :) yorumsuz yazmış gibi olduk ..ama yinede bir ilave yapayım..


    Ölümle,Yaşamın saniyelerle ölçüldüğü bir zamanı yaşamayan, bazı haddini bilmez yazar ve politikacılar kalemi,medyayı eline alıp ahkam kesiyor.beyin yıkamaya çalışıyorlar.gençlerimize geçmişi anlatmamız lazım..-silahla yapamadıklarını ,kalemle yapmaya vatanı satmaya,bölmeye çalışıyorlar.örnekleri saymakla bitmez.Kurtuluş savası şehitlerimizin kemiklerini sızlatacak işler yapılıyor.Keza bizlerde [benim yaş gurubumdaki arkadaşlar],elimizden geleni yapmaya çalıştık.Ben 1974 Kıbrıs savaşını ve sağ sol olaylarını 1980 ihtilaline kadar yaşayan ölümle Yaşamın ne olduğunu bilen ve gören bir insan olarak gençlerimize söyleyebileceğim tek söz geçmişte yaşananları okuyun ve öğrenin olacaktır.Tüm Vatanseverlere Saygılarımla.

    Keyifle ve duygulanarak okuyacaksınız...


    [Resim Engellendi: http://img137.imageshack.us/img137/2640/ataturknl9.th.jpg]


    Gazi, çiftliğinde dolaşıp hava alırken oldukça yaşlı bir kadına rastladı.
    Atatürk attan inerek bu ihtiyar kadının yanına sokuldu.
    - Merhaba nine.
    Kadın Ata'nın yüzüne bakarak hafif bir sesle;
    - Merhaba dedi.
    - Nereden gelip nereye gidiyorsun?
    Kadın şöyle bir duralayıp;
    - Neden sordun ki, dedi. Buraların saabisi misin? Yoksa bekçisi mi?
    Paşa gülümsedi.
    - Ne sahibiyim ne de bekçisiyim nine. Bu topraklar Türk milletinin malıdır. Buranın bekçisi de Türk milletinin kendisidir. Şimdi nereden gelip nereye gittiğini söyleyecek misin?
    Kadın başını salladı.
    - Tabii söyleyeceğim, ben Sincan'ın köylerindenim bey, otun güç bittiği, atın geç yetişdiği, kavruk köylerinden birindeyim. Bizim muhtar bana bilet aldı trene bindirdi, kodum Angara'ya geldim.
    - Muhtar niçin Ankara'ya gönderdi seni?
    - Gazi Paşamızı görmem için. Başını pek ağrıttım da... Benim iki oğlum gâvur
    harbinde şehit düştü. Memleketi gâvurdan gurtaran kişiyi bir kez görmeden ölmeyim diye hep dua ettim durdum. Rüyalarıma girdi Gazi Paşa. Bende gün demeyip mihtara anlatinca, o da bana bilet aliverip saldi Angaraya, giceleyin
    geldimdi. Yolu neyi de bilemediğimden işte agsamdan belli böyle kendimi ordan
    oraya vurup duruyom bey.
    - Senin Gazi Paşa'dan başka bir isteğin var mı? Kadının birden yüzü sertleşti.
    - Tövbe de bey, tövbe de! Daha ne isteyebilirim ki.. O bizim vatanımızı gurtardı. Bizi düşmanın elinden gurtardı. Şehitlerimizin mezarlarını onlara çiğnetmedi daha ne isteyebilirim ondan? Onun sayesinde şimdi istediğimiz gibi yaşiyoz. Sunun bunun gâvur dölünün köpeği olmaktan onun sayesinde kurtulmadık mı? Buralara bir defa yüzünü görmek, ona sağol paşam! Demek için düştüm. Onu görmeden ölürsem gözlerim açık gidecek. Sen efendi bir adama benziyon, bana bir yardım ediver de Gazi Paşayı bulacağım yeri deyiver.
    Atatürk'ün gözleri dolu dolu olmuştu, çok duygulandığı her halinden belliydi. Bana dönerek;
    - Görüyorsun ya Gökçen, işte bu bizim insanimizdir... Benim köylüm, benim vefalı Türk anamdır bu.
    Attan indim. Yaşlı kadının elini tuttum anacığım dedim, sen gökte aradığını yerde buldun, rüyalarını süsleyen, seni buralara kadar koşturan Gazi Pasa yani Atatürk işte karsında duruyor.
    Köylü kadın bu sözleri duyunca şaşkına döndü. Elindeki değneği yere fırlatıp
    Atatürk'ün ellerine sarıldı. Görülecek bir manzaraydı bu. İkisi de ağlıyordu. İki Türk insanı biri kurtarıcı, biri kurtarılan, ana oğul gibi sarmaş dolaş ağlıyorlardı. Yaşlı kadın belki on defa öptü atanın ellerini. Ata da onun ellerini öptü. Sonra heybesinden küçük bir paket çıkarttı. Daha doğrusu beze sarılmış bir köy peyniri. Bunu Atatürk'e uzattı;
    - Tek ineğimim sütünden kendi ellerimle yaptım Gazi Paşa, bunu sana hediye
    getirdim. Seversen gene yapıp getiririm.
    Paşa hemen orada bezi açıp peyniri yedi. Çok beğendiğini söyledi. Sonra birlikte köşke kadar gittik. Oradakilere şu emri verdi;
    -'Bu anamızı alın burada iki gün konuk edin.
    Sonra köyüne götürün. Giderken de kendisine üç inek verin benim armağanım olsun.'


    Bu yazıyı okurken duygulanan veya ağlayanlar varsa, hala umut var demektir..

    Rıfat bey buluşma mekanlarının çaresi var ilaçlar otururuz.Kullandığın ilacın ismini bilmiyorum,önemli olan içerisindeki aktif madde etiketini okursam ne olduğunu söyleyebilirim.