Herkese büyük geçmiş olsun. Bahar geldiğinden midir nedir, son 1-2 haftadır sürüücüler çıldırmış gibi araç kullanıyorlar. Evle iş arasında her gün 52-53 km yol yapıyorum ve bir haftadır sabahları işe giderken tedirgin oluyorum. Zaten sinyal denilen şey bizim arabalarda düğünlerde ve maç sonlarında kullanılsın diye var olduğu için müneccimlik yapıp manvrayı tahmin etmeye çalışmaktan başka yapacak bir şey kalmıyor geriye.
Başta dolmuşlar olmak üzere servis araçları ve taksilerden çektiğimizi Ankara'da yaşayan bilir.
Bu arada herkesin kulağına küpe olması dileğimle 2 hafta önce yaşadığım bir dolandırıcılık olayına anlatayım. Aman dikkat edin siz düşmeyin bu oyuna.
Yer: AŞTİ'nin karşısındaki özel otopark (taksi durağının yanı)
Gün: Pazar
Eşimi uğurlamak üzere aracımı bu otoparka bıraktım. Uğurlama işi bitince otoparka geri göndüm. Metro çıkışından çıkınca mecburen aracın önünden yaklaştım. Bu arada yandaki beyaz renkli doğan/şahin aracın arka bagajının üzerinde 22-25 yaşlarında iki kişinin oturduklarını gördüm. Aracıma binmeden önce otoparka bakıp hareket halinde bir aracın olup olmadığına baktım. Araca bindim çalıştırdım ve geri geri hareketten önce etrafı tekrar kontrol ettim ve hareket ettim. ve bam. tam arkamda duran fiat albea taksinin arka kapısına çarpmışım. Bu aracın ne zaman, nasıl oraya geldiğine, nasıl göremediğime şaşırdım. Araçtan çantamı ve kontak anahtarını alarak indim. baktık biraz hasar var.
Şimdi dikkat edin:
1- Taksinin arka kapısında ve ön kapısında bir miktar hasar vardı ve ön kapıdaki hasarın bana ait olmadığı açıktı. Taksici hemen "o önceden vardı" dedi
2- Taksinin bir miktar sarı boyası benim tampona çıkmıştı şaşırdım. Yani boya miktarı biraz fazla göründü bana.
3- Tamam polis çağıralım dedim. Taksici ağlanıp sızlanmaya başladı. "Bir pazar günümüz var, ekmek paramızdan da olduk, polis bir de ceza yazacak" falan filan.
4- Bu koroya yandaki iki gençte katıldı. "abi aranızda halledin, önemli bir şey yok zaten, kaskoyu bozdurmaya değmez" falan filan.
5- Kasko umurumda değildi ama bir de trafik cezası yiyeceğimiz belliydi.
Ben ne yaptım. Taksiciye bu kaça çıkar dedim, adam lafı kıvırdı. Yine şaşırdım, çünkü taksiciler bunların hemen hepsini iyi bilir.
Özetle arkadaşlar beni şaşkınlığa ve şüphelenmeme neden olan onca şeye rağmen tuttum taksiciye 50 YTL verdim. Adam ve gençler paradan sonra toz oldu.
Duraktan çıkarken ücreti ödedim, o sırada o taksi durağından olduğunu tahmin ettiğim 40 yaşlarında bir adam sırıtarak yanıma yaklaştı ve "geçmiş olsun" türünden bir şeyler zırvaladı.
Kafamda bütün bunlar dönüm dolaşırken sıhhıyeye kadar geldim ve aracı bir tarafa çektim.
Tampondaki boyaya elimi sürdüm.
Toz boyaydı.
Pastelle yapılmış iki çizik şeklindeki boya ise hala üzerinde duruyor.
Çarptığım taksi beyaz şahin/doğan aracım sağındaydı (ben solunda) gençler işaret etti birden arkama çıktı. Tampon önceden boyanmıştı. Ben de çarptım (taksiye zaten çarpılmıştı)
Durum budur.
Elinizi boyaya değdirin.
Plakaları mutlaka alın (ben almadım, bu yüzden de polis bir şey yapamadı)
Mutlaka polis çağırın.
Tartışmayın (etrafta dağınık bir gruplar)
AŞTİ'nin karşısındaki taksi durağını asla kullanmayın (dolandırıcı dolu, bildiğim başka şeyler de var)
Bu park yerini kullanmmaya çalışın.